Rusya'nın Ukrayna işgalinin başlamasıyla birlikte yaşananlar, derslerle dolu. ABD ve müttefiklerinin, Ukrayna'yı adeta cepheye sürmesi, sonra da silah yollaması bir ders. Ukrayna liderinin, önce ülkesinin yalnız bırakıldığını söylemesi, sonra Batı'nın vicdanını harekete geçirmeye çalışması, sonra da yabancı savaşçı talep etmesi, başka ders. ABD silah şirketlerinin artan kazancı, borsada yükselen değeri, bir diğer ders.
(...)
Rusya, Ukrayna'yı askersizleştirmek, sanayi tesislerini vurup ekonomisini dağıtmak istiyor. Temel hedefleri arasında Ukrayna'yı bölmek, Karadeniz'le bağını koparıp küçük bir kara devleti haline getirmek, daimi tarafsızlığını sağlamak, iktidarı değiştirmek, stratejik göç mühendisliği yaparak Avrupa'ya göçen Ukraynalı sayısının artmasını sağlayıp, ülkedeki Rus nüfusun oranını bu yolla artırmak da var.
(...)
Ukrayna ise mümkün olduğunca direnip, Rusya'yla kurulacak müzakere masasına olabildiğince eli güçlü şekilde oturmaya çalışıyor. Hem sahada hem masada, ABD ve Avrupa'nın, Ukrayna'yı desteklemesini bekliyor.
Tarafların, hedeflerinin ne kadarına ulaşacağını zaman gösterecek elbette. Savaşlarda her zaman görülen ise en çok kaybedenin siviller, masum insanlar; en çok çarpıtılanın ise gerçekler olduğu.
(BARIŞ DOSTER - Cumhuriyet Gazetesi)
İngiltere Prensi William, Londra'daki Ukrayna Kültür Merkezi'ni ziyaret ederek gazetecilere beyanat vermiş:
"Herkes gördüklerinden dehşete düşmüş durumda. Her gün akıl sır ermeyecek haberler geliyor. Bunu Avrupa'da görmek bizim kuşağımıza yabancı. Hepimiz arkanızdayız. Sizi düşünüyoruz. Kendimizi çok işe yaramaz hissediyoruz."
Ziyareti izleyen deneyimli kraliyet muhabiri Richard Palmer, bu konuşmayı haberleştirirken Prens William'ın "Savaşı Afrika ve Asya'da görmek normal ama Avrupa'da değil" dediğini de belirterek aktarınca, adeta kıyamet koptu. Prens "ırkçılık" eleştirisiyle karşılaşınca Palmer, yaklaşık on beş saat sonra, "Ortamda kaos olunca konuşmaları net duyamadığını" söyleyerek özür diledi.
Birçok kişi bu açıklamaya inanmadı. Çünkü Palmer, Birleşik Krallık ve İrlanda'nın ulusal haber ajansı PA Media adına ziyareti izleyip medya havuzuna haber geçmekle görevli tek gazeteci olarak orada bulunuyormuş ve ajansa ilettiği orijinal haber metninde şu ifade var:
"Prens, İngilizlerin Afrika ve Asya'da çatışma görmeye alışkın olduğunu söyledi. 'Bunu Avrupa'da görmek bize yabancı' dedi."
(...)
Prens William'ın konuşmasında Afrika ve Asya belirtildiği şekilde yer aldıysa, bu ırkçı bir ifade ama onları çıkarsanız bile, sözleri yine de kibirli ve cahilce... Afrika ve Asya'yı yüzyıllardır sömüren İngiliz emperyalizminin kraliyet temsilcisinden beklenebilecek bir açıklama.
Amerika ile el ele vererek, Afrika ve Asya'daki düşmanlıkları kışkırtıp insanların birbirini öldürmesini izleyen Avrupa için adeta bir itiraf gibi. Tipik beyaz üstünlükçü sömürgeci ideolojinin itirafı...
İngiltere Prensi, içine doğduğu ayrıcalıklı ülkesinde, kendisine doğduğu andan itibaren empoze dilen sözde "uygarlık" iddialarını benimsemiş, vârisi olduğu tahtın sözcülüğünü yapıyor. Sanki Balkanlar'da, Yugoslavya'da, Kosova'da, Gürcistan'da kıyımlar hiç olmamış, sanki Bosna Savaşı'nda Sırplar Boşnakları katletmemiş gibi konuşuyor.
Afrika, Ortadoğu, Latin Amerika ve Asya'da "Böl ve Yönet" politikası ile her yeri kana bulayan emperyalistlerin, savaşın korkunçluğunu ancak kendi yanı başlarına gelince fark etmesi ve dünyanın her yerine silah satmayı sürdürmesi, insanın midesini bulandırıyor.
Somali ve Nijerya'daki savaşlar, Ruanda'daki soykırım, Etiyopya-Eritre Savaşı, II. Kongo Savaşı, Yemen, Suriye, Afganistan ve Irak'taki savaşlar... Anlaşılıyor ki bunları görmeye alışmış, bu bölgelere karşı duyarsızlaşmışlar.
Niye dersiniz?
Bu ülkelerin semalarında uçan jetler ve çatışmalarda kullanılan silahlar, dünya barışını sağlama iddiasındaki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ülkelerine (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin) ait şirketler tarafında tedarik edildiği için olmasın?
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) yayımladığı 2021 Uluslararası Güvenlik Raporu'nda, küresel ihracattaki paylarına göre 2020'de en fazla silah ihraç eden beş ülke ABD (yüzde 37), Rusya (yüzde 20), Fransa (yüzde 8.2), Almanya (yüzde 5.5) ve Çin (yüzde 5.2) olarak sıralanıyor.
Şu cümlenin altını çiziyorum:
Küresel barışın sağlanmasından sorumlu olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi, aynı zamanda dünyadaki silah ticaretini elinde bulunduran ilk beş ülkedir.
Emperyalizmin hegemonya savaşları tüm zalimliği ile devam ediyor.
(ZÜLAL KALKANDELEN - Cumhuriyet Gazetesi)
***
Emperyalizm, emperyal güçler var olduğu sürece doğrudan ya da vekâlet savaşları, Ukrayna örneğinde görüldüğü gibi silah, araç, gereç Batı'dan, can, insan kaybı Ukrayna'dan olmak üzere, fason savaşlar sürecektir.
(ÖZTİN AKGÜÇ - Cumhuriyet Gazetesi)
SAVAŞLARA HAYIR!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder