"Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor."
(ŞÜKRÜ ERBAŞ)
***
Hayat bir hikâye gibidir. Ne kadar uzun olduğu değil ne kadar güzel olduğu önemlidir.
(LUCIUS ANNAEUS SENECA)
Ama eninde sonunda bir hikâyenin de sonu gelmelidir. Neden, sonu gelmeyen hikâye hayata benzer de onun için. Hayatsa sıkıcı bir şeydir. İnsanın, işte hayatı dinlerken esneyesi gelir. İsteyen kavga etsin, isteyen savaşsın, birbirinin canını çıkarsın, isteyen kıyıda köşede at gibi sevişsin, ne yaparsa yapsın, hikâyeye göre hayat sıkıcıdır. (FARUK DUMAN - Sus Barbatus! 2 / Yapıkredi Yayınları)
Edebiyatın bir "özelliği", gerçekten de belli bir döneme tanıklık etmesidir. Toplumsal meselelerle ilgilenmeyen büyük yazarlar da vardır. Ancak yazar aynı zamanda bir aydınsa olup bitenle içtenlikle ilgilenmemesi olanaklı değildir. İşte onu tanıklığa zorlayan kendi içinde acısını hissettiği, neredeyse kendi yaşantısı gibi deneyimlediği toplumsal olaylardır. (ERENDİZ ATASÜ - Cumhuriyet Kitap)
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
ATAOL BEHRAMOĞLU
***
"İyi şairlerin yüzü her daim insana dönüktür. Dünyaya, insanlık durumlarına oradan bakarlar."
FERİDUN ANDAÇ
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder