"Yaşamımı düşündüm o zaman: Yanlış yapmamaya karar verdikçe yanlışlar yapan bir çizgide ilerliyordum. Durup düşünmeliydim, ağırbaşlı olmalı, yaşamın bana verdiklerinden mutluluk çıkarmalıydım. Fallara, yıldızların yaşamımızı etkilediğine, rastlantıların gücüne inanmak işimi kolaylaştırıyordu.
(...)
Oğlanın geleceği her şeyin önüne geçti. Bu nedenle Saffet Devrim, gölgemizden bile korktuğumuz için devrimle ve devrimcilikle ilgili hiçbir şey işitmeden büyüdü. On bir yaşına geldiğinde, primary hobby'si yüzme olan, Amerikan tarzı spor ayakkabılardan hoşlanan bir kolej öğrencisi olarak pek şirindi ama kapıcının kızıyla oynamayı reddediyordu.
Olumsuzun gücü niye bu kadar büyük?
Oysa kızın Rânâ hem sosyalizm hem feminizm biliyormuş, şaştım, halbuki gençliğinde bunlarla hiç de ilgili görünmezdin. Seni hep ağacın kokusunu ciğerlerine çeken, dağa bakıp sevinçle haykıran biri olarak anımsıyorum. Bundan mı? Ben kara kara içimi izlerken, senin uçuçböceğini eline alıp üflemenden mi çıkıyor bu kadar fark?"
(GÜRSEL KORAT - Ay Şarkısı / Yapı Kredi Yayınları)
***
(...) Astroloji nedir ya? Gazetelerde ilk astroloji köşeleri 1930'da İngiltere'de büyük buhrana karşı uydurulan bir yalandı. Sakince aklımızı başımıza toplayıp içinde yaşadığımız düzende esir olduğumuzun farkına varmamız gerekiyor, özgür değiliz. Özgür olabilmemiz için içinde olduğumuz toplumsal düzenden kurtulmamız gerekiyor. Liberalizmin en büyük kazığı. Hiçbir özgürlük onu diyalektik olarak tanımlayan zorunluluklardan bağımsız olamaz. Özgürlük istiyorlar ama zorunlulukları istemiyorlar. Özgürlük istiyorsak özgürlüğü kazanmak için zorunluluklara katlanmak zorundayız.
(...)
Birey ve toplum bir diyalektik bütündür. Toplum bireyin içinde büyüyeceği koşulları yaratır, birey o koşullarla mücadele ederek büyür ve toplumu bir sonraki kuşağa taşır.
"TOPLUM ÇÜRÜYOR"
Tarih tekerrür etmez ama kendisini çok acımasız bir biçimde dayatır. Eğitimli emekçiler Batı'ya göçüp kendilerini kurtardıklarını zannediyorlar. Bugün bunu yapabiliyor olduklarıyla ilgilidir. Yakın gelecekte bu da imkansız hale gelecek. O çürüme kendisini ilk defa da değil çok ağır bir şekilde dayatacak. 1873'ten II. Dünya Savaşı'na kadar olan tarihi okuyun. Aynen bugünkü gibi. Eğitimli insanlar hurafelerle uğraşıyorlardı. Büyücülük, falcılık... 19. yüzyılın son çeyreği böyleydi. Muazzam bir felaket ve buna verilen yanıtla son buldu. Ekim Devrimi'dir bu. Emekçi insanların kendisine karşı işlenen suçlara verdiği yanıtlardan daha büyüktü. Toplum çürüyor. Kesinlikle çok büyük felaketlere yol açacak. Yaşananlar şaka gibi kalacak. İnsanlık çok büyük cevaplar verecek. Bu cevapları vermeye hazırlıklı olup olmamakla ilgili. Kumdan kalelerin nasıl yıkıldığını görecekler. Bu felaket Afganistan'a geldiğinde Berlin'e uğramayacak mı zannediyorlar?
(NEVZAT EVRİM ÖNAL - Söyleşi: EDA KÖPRÜ YILMAYAN / www.gazetepencere.com)
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder