23 Eylül 2018 Pazar

ŞİİR VE AŞK




ÂŞIK MERDİVENİ

Dişli rüzgârlara karşı büyüttüm
Düşman gecenin içinde seni
Bir damlacık aydınlığım
Kalemime kâğıdıma şavkı vuran
Avucumda koruduğum bugüne


OKTAY RİFAT




   Oktay Rifat'ın Âşık Merdiveni kitabı 1958'de yayımlandığında Metin Eloğlu, kendisiyle bir konuşma yapar. Şöyle söyler Oktay Rifat: "Âşık merdiveni bir bitkinin adıdır. Sıra sıra, ince yapraklı, herhangi bir saksı bitkisi. Kim bilir ona bu adı kim takmış? Ayırmış onu şebboydan, papatyadan... Ona bir tat, bir anlam aşılamış. Onu yaşayışımıza karıştırmış. Bitkiyi toprağa ekmek, yeşertmek kadar önemli bir iş bu. Şunu söylemek istiyorum: Bu bitkiye âşık merdiveni adını takan kişi ona sadece şiirce bir ad bulmakla kalmamış, o bitkinin kişiliğini, anlamını da yaratmış. Kısaca diyebiliriz ki gerçekten doğan şiir, bütün yaratıklar gibi boş durmuyor, yaratılır yaratılmaz yaratıcı oluyor."
   Sonra da şunu ekler: "Şiir olmasaydı, yaşama dediğimiz oluşun çarklarından biri eksilirdi. Belki kıyamet kopmazdı ama insanlar sevişemez, öpüşemez, beğenemez, yarınların yeni düzenine şiirli dünyanın hızıyla kavuşamazdı."












Burada yağmur yağıyor ama
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun



AHMET TELLİ











Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün

Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum

Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun



İLHAN BERK











En ağır işçi benim;
Gün yirmi dört saat, seni düşünüyorum.



ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN













Merhaba!











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder