...Zenginlerin afet halinde servetlerinden nasıl faydalandığını şöyle anlatıyor New York Üniversitesi'nden Jacob Remes: "Bir zengin evini sel bastığı ya da depremde yıkıldığı için terk etmek zorunda kaldığında, yine zengin olan bir arkadaşlarının rahat evinin misafir odasında ya da otelde kalabilir. Zenginlerin saatlik ücret değil aylık maaş veren işlerde çalışma olasılığı daha yüksektir. Bir hafta işe gidemezlerse, bunun bir önemi yoktur. Eğer paranız yoksa, bu söylediklerimizin tam tersi olur. Yoksullar aynı durumda yine yoksul bir arkadaşlarının kanepesinde ya da yerde yatmak zorundalardır, oteli karşılayamazlar. Saatlik ücretle çalışırlar ve iş yerinde vardiyayı kaçırdıklarında, çok para kaybederler. Bu nedenle, işe gitmek için suların içinden yürümeye çalışırlar, çünkü işi kaçırmanın maliyetini karşılayamayacaklardır." Houston'daki sel sırasında çamaşırhanesinde çalıştığı otele gitmek için suların içinden gitmeye çalışan El Salvador göçmeni bir işçi kadını örnek veriyor Remes. Sel felaketinin ilk günlerinde, New York Times'a konuşan kadın beline kadar su içinde, "Bugün çalışma günüm ve ben sorumluluk sahibi bir insanım" demişti.
Öte yandan; Bangledeş, Hindistan ve Nepal'i vuran selde 1.200 kişi hayatını kaybetti. Bu ülkelerdeki sel felaketiyle Harvey'i karşılaştırdığımızda eşitsizliğin başka bir boyutunun ortaya çıktığını ifade ediyor Remes: "Afetler yoksul insanlar için zenginler için olduğundan çok daha kötüdür. Bu durum hem küresel ölçekte hem de toplumsal ölçekte doğrudur. Afet sonrasında, Houston'daki en yoksul kişi Mumbai'deki en yoksul kişiden çok daha iyi durumda olacak."
Yarım yüzyıldır ABD'nin ekonomik ablukası altında olan Küba, 2005'teki Katrina Kasırgası sonrası, New Orleans'ta afetten etkilenen Amerikalılara yardım için 1.500 sağlık personeli göndermeyi teklif etmiş, dönemin Başkanı George Bush tarafından reddedilmişti.
Uzun yıllar Küba'da yaşayan Gazeteci Gail Reed, Telesur'a verdiği röportajda, fırtına ve kasırgaların en çok görüldüğü ülkelerden biri olan Küba'da afetlere karşı etkili önlemler geliştirildiğini bu nedenle afetlerde ABD'de olduğundan çok daha az kayıp yaşandığını anlatıyor. Fırtınalara maruz kalan ada ülkesinde, artık tahliyeden değil, önlemden bahsediliyor. Tüm halkın ve özellikle yardıma muhtaç kesimlerin afetlerle ilgili derinlemesine eğitildiğini anlatan Reed, afetlerden yedi gün önce halkın haberdar edildiğini belirtiyor. Küba'da sürekli tatbikatlar yapılıyor, her bölgede bir okul afet mağdurlarının ve evcil hayvanların kalabileceği şekilde güçlendiriliyor. Reed'e göre, Küba halkı, Teksas'takilerden farklı olarak, ne olursa olsun yüz üstü bırakılmayacağını ya da hayati malzemelerin afet sırasında yüksek fiyatlarla satılmayacağını biliyor. (ÖMÜR ŞAHİN KEYİF - BirGün Gazetesi)
Tuncel Kurtiz bir röportajında hâlâ komünist misiniz sorusunu şöyle yanıtlar:
"Başka bir yol var mı yani? Başka bir düşünce, başka bir hissiyat, başka bir felsefe var mı? Dünyayı bir bahçe haline getirebilecek, insanoğlunun insanca yaşamasını, köleliğin kalkmasını, ırkçılığın kalmamasını öneren bir yol var mı? Bir hayal dünyasında yaşıyorum belki ama ona inanıyorum. Bir gün gerçekleşecek."
TUNCEL KURTİZ
Tuncel Kurtiz bir röportajında hâlâ komünist misiniz sorusunu şöyle yanıtlar:
"Başka bir yol var mı yani? Başka bir düşünce, başka bir hissiyat, başka bir felsefe var mı? Dünyayı bir bahçe haline getirebilecek, insanoğlunun insanca yaşamasını, köleliğin kalkmasını, ırkçılığın kalmamasını öneren bir yol var mı? Bir hayal dünyasında yaşıyorum belki ama ona inanıyorum. Bir gün gerçekleşecek."
Tankınız ne güçlü, generalim,
siler süpürür bir ormanı,
yüz insanı ezer geçer.
Ama bir kusurcuğu var:
İster bir sürücü.
Bombardıman uçağınız ne güçlü, generalim,
fırtınadan tez gider, filden zorlu.
Ama bir kusurcuğu var:
Usta ister yapacak.
İnsan dediğin nice işler görür, generalim,
bilir uçmasını, öldürmesini, insan dediğin.
Ama bir kusurcuğu var:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder