"Bilgeliğin yolu bilmekten daha çok dinlemekten geçer. Bu yüzden dünyamızda az bilge çok ukala vardır."
"Karınları tok hatiplerin, konferansçıların, ahlâkçıların teorik sözleri bir para etmez.
Sefilliğin felsefesini açlıkla kıvrananların, nefesleri kokan ağızlarından dinlemelidir."
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
(Ben Deli miyim?)
1942 ile 1948 yılları arasında Köy Enstitüleri'nde saz eğitmeni olarak görev alan Aşık Veysel arkadaşı Aşık Küçük Veysel ile köylerine dönme isteklerini İsmail Hakkı Tonguç ve Sabahattin Eyüboğlu'na açarlar. Onlar da "Varın gidin köyünüze, yakınlarınızla koklaşın, özlem giderin" derler.
Köylerine dönmek için hazırlıklarını yaparlar ve Ankara Garı'nın yolunu tutarlar...Sabahattin Eyüboğlu ve Mehmet Başaran, Ankara Tren Garı'na gelirler. Aşık Veysel ve Aşık Küçük Veysel Erkılıç'ı trende bütün kompartımanlarda aralar, bir türlü bulamazlar. Tren kalkmış, Eyüboğlu ve Başaran arkadaşlarını bulamamışlar, vedalaşamamışlardır. Trenin son bölümünde işçilerin, köylülerin bulunduğu bölümün kapısı sonuna kadar açıktır. Aşık Veysel ve Aşık Küçük Veysel onların ortasına oturmuş, saz çalıp türkü söylemektedirler...
Sabahattin Eyüboğlu, Mehmet Başaran'a dönerek şöyle der: "Biz Veysel'i iyi tanımamışız, onu yanlış yerde aramışız, o ait olduğu yerde." (KADİM ÜLKER - Aydınlık Gazetesi Köy Enstitüleri Eki)
Resim: ORHAN PEKER
"Halk yığınlarının dertleri ve meseleleri, türküleri, maceraları, Fikret'in ağzında, kaleminde, fotoğraflarında ve fırçasında öyle bir renklilikle biçimlenir ki, Fikret'in sanatını değil, Fikret'in sanatında onları seyredersiniz." (ÇETİN ALTAN)
Fotoğraf: FİKRET OTYAM
Canlar canını bulan, canını yağma veren,
Balbal taşı gibi Akdeniz'i bekleyen,
Gökyüzünü tuval yapmış, yeryüzü palet,
Kurtarıyor sürek avından sürmelileri Fikret.
Peki, bu sen yeli, nasıl esiyor benden içeri?
HÜSEYİN HAYDAR
FİKRET OTYAM
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder