11 Eylül 2016 Pazar

AŞKA DAİR-4




Ayrılık sularda nilüfer
Görürsün tutamazsın

GÜLTEN AKIN







ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdaya dahil



   Attilâ İlhan 1948 yılında üniversite 2. sınıftayken Paris'e gider. Bu seyahatten sanatı ve şiiri derinden etkilenir. Paris'te Ermeni asıllı Fransız olan Maria Missakian ile tanışır. Birlikte gezerler ve Türkiye'den konuşurlar, çünkü atalarının toprağıdır. Attilâ İlhan Türkiye'ye dönmeye karar verir. Missakian'ı da getirmek istese de pasaportu olmadığı için getiremez. Sürekli mektuplaşırlar. Sürekli onu getirmek için uğraşsa da başaramaz. Zamanla mektuplar seyrekleşir. Daha sonra Maria'nın bir müzisyenle evlendiğini ve mutsuzluktan alkolik olduğunu öğrenir. Yağmur Kaçağı şiir kitabının içindeki Maria Missakian sayfasını imzalayıp gönderir.


yüksekkaldırım'da bir akşam
maria missakian'ı düşündüm
eğer kendimi bıraksam
yağmur olabilirdim yağardım

kasım'da bir çınar olurdum
yaprak yaprak dökülürdüm
kalbimi sıkı tutmasam


ATTİLÂ İLHAN






Yar yüzüne yüz yıl baksam az gelir
Yüz dahi baksam kanan değilim ey

KARACAOĞLAN








   Vera'nın kızı Anna Stepanova anlatıyor:

   Son günü yaklaştığında Nâzım Hikmet'in hediyesi olan altın yüzüğü parmağından çıkardı ve Türkiye'den gelen gümüş bir yüzük taktı. Yüzüğün üstüne Nâzım'ın imzası işlenmişti. Annem öldüğünde bu yüzük parmağındaydı. Yatağının başucuna Paris'te çekilmiş üç fotoğraf koymuştu. İkisi de neşe içinde bakıyorlardı fotoğraflardan. Ölmeden üç gün önce annem hiç konuşmaz olmuş, algısı kapanmıştı. Yanına yaklaştığımda acıyla ağladığını gördüm. "Unuttum!..Unuttum!.." diyordu. Nasıl olduysa unuttuğu şeyin ne olduğunu anladım. "Adını mı unuttun? Nâzım Hikmet!" dedim. Bir anda aydınlandı yüzü. Bu annemle son konuşmamız, onun da son gülümsemesiydi.
  Ve biliyorum ki gülümsemesi bana değil Nâzım'aydı.








Aşk bir eşkiyanın hayata itirazıdır...
Susarsa çatışma,
Konuşursa savaş
Yazarsa destan
Severse devrim olur
Tut ki ben bir eşkiyayım.


BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU








Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder