12 Mart 2015 Perşembe

ADAM GİBİ ADAMLAR-BEHİÇ ERKİN



   Mustafa Kemal'in "Ben cephelerde ne yapılacağını biliyorum ama ordumuzun cephelere süratle nasıl sevk edileceğini bilmiyorum, bu şimendiferlerin işin ehli biri tarafından idare edilmesi ile mümkün olabilir, buna ancak siz muvaffak olabilirsiniz, siz şimendiferlerle cephelere askerleri sevk edin ki ben de cephelerde muvaffak olabileyim" diyen sözleri üzerine görevi üstlenen Behiç Bey, demiryollarının kesiştiği yer olan Eskişehir'de bir üs kurdu ve Kurtuluş Savaşı boyunca derme çatma trenlerle cepheye asker, cephane, malzeme nakletti; ray döşetti; gerektiğinde ray ve vagonlardan çelik söktürüp kılıç yaptırdı.
   Behiç Bey, Mustafa Kemal Atatürk'ün en yakın ve en eski (1907'den itibaren) mesai arkadaşlarındandır ve özel mektuplarla düşüncelerini en açık surette paylaştığı, ülke ve dünya meseleleri üzerine fikir alışverişinde bulunduğu sayılı kişilerden biridir.
   1926-1928 yıllarında Bayındırlık Bakanı olduğu dönemde, demiryollarının millileştirilmesi, ilk kamu müzesinin (Demiryolları Müzesi) kurulması, özerklik kavramını Türkiye Cumhuriyeti'nde uygulayan ilk kişi sıfatıyla, daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak Mühendis Mektebi'ne özerklik verilmesi, üniversite derslerini Türkçeleştirilmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın fikir babalığını yaparak resmiyet kazandırıp kurulmasının sağlanması, emekli sandığının kurulması gibi bir çok önemli ilkin altına imzasını atmıştır.
   Behiç Bey'in ülkenin demiryolları için yaptığı çalışmalar, 1933 yılında eski arkadaşı ve devrin cumhurbaşkanı Atatürk'ün bir jestiyle ödüllendirilmiştir. Cumhuriyetin 10. yıl kutlamaları için "Onuncu Yıl Marşı" yazılırken, Atatürk, tek bir dizeye müdahele ederek "yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor" dizesi yerine "demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan" dizesini yazdırmış ve Behiç Bey'e hitaben "sizin emeğiniz bu mısra ile daha iyi dile getiriliyor" demiştir.
   Soyadı Kanunu çıktığında Erkin soyadı Behiç Bey'e Atatürk tarafından bizzat ve yazılı olarak verildi. Atatürk'ün yakın arkadaşına uygun gördüğü Erkin kelimesinin anlamı şudur: "Her şart altında kendi doğru kararını verebilen, müstakil fikirli."






   1939'da Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Avrupa'daki karışıklığı göz önüne alarak kendisine Almanya ya da Fransa'ya büyükelçilik teklifi sundu. Fransa'yı tercih eden Erkin'in, göreve başlamasından bir kaç ay sonra Fransa Nazi işgaline uğradı.Yahudiler'in işlerinden çıkarıldıkları, paralarına el konulduğu ve toplama kamplarına sevk edildiği günlerde Behiç Bey, Almanların  bir yabancıya çok ender verdikleri (Çanakkale Savaşları sürecinde cepheye asker ve mühimmat sevkiyatını düzenli bir şekilde yapmayı başarmış olan komutan olduğu için Alman İmparatoru tarafından verildi) 1. dereceden Demir Haç Madalyası'nın gücünü kullanarak pek çok hayat kurtarmayı başardı.
  "Bu kanunları Türk Yahudileri'ne tatbik edemezsiniz. Çünkü benim ülkemde din, dil ayrımı yoktur" diyerek Naziler'e direnen Behiç Erkin, mesai arkadaşlarıyla birlikte kendi hayatlarını tehlikeye atarak 20.000'e yakın Türk ve Türk olmayan Yahudi'ye Türk pasaportu vermiş ve hayatlarını kurtarmıştır. Yahudi asıllı Fransa eski Başbakanı Leon Blum bile Naziler tarafından toplama kampına atılan oğlu için Behiç Bey'e başvuracak ve Behiç Bey Leon Blum'un oğlunun arkadaşları ile birlikte kurtarılmasını sağlayacaktır. Fransa eski Başbakanı Leom Blum'un Behiç Bey'e teşekkür mektubunun orijinali, İnkılap Tarihi Müzesi'nde saklanmaktadır.
   Ocak 1943'te, Marsilya'da bir grup Yahudi toplama kampına gönderilmek üzere trene bindirilir. İçlerinde çok sayıda Türk vatandaşı da vardır. İki hayvan vagonuna doldurulmuşlardır. Haberi alan Konsolos Yardımcısı Necdet Kent istasyona gider. Nazi subayından Türk vatandaşlarının indirilmesini ister. Subay kabul etmez. Kent trene atlar. Nazi subayı onun üstüne kapıyı kapatır ve trene yol verir. Olayı öğrenen Büyükelçi Behiç Erkin Nazi Karargahı'na gider. Amiri çağırtır. Diplomatının ve vatandaşlarının derhal indirilmesini, aksi takdirde Türk-Alman ilişkilerinin bozulacağını söyler. Naziler talebi yerine getirir. Tren yolda durdurulur. Kimlikleri bile kontrol edilmeden iki vagon insan trenden indirilir.
   6.000.000 Yahudi soykırıma uğramak üzere bilmedikleri bir istikamette raylar üzerinde trenlerle Auschwitz'e doğru yol alırken, Behiç Erkin,  üzerlerine ay-yıldız astırttığı,"Büyükelçi'nin vagonları" diye anılan trenlere bindirdiği 20.000'e yakın Yahudi'yi aynı rayların ters istikametinde, hem de Almanya toprakları üzerinden yaşama, yani Türkiye'ye göndermeyi başarmıştı. 




BEHİÇ ERKİN
(d.1876 İstanbul-ö.11 Kasım 1961 İstanbul)





İzmir-İstanbul-Ankara hatlarının birleştiği Eskişehir İstasyonu'ndaki üçgende defnedilmesini vasiyet etmiştir. Ölümünden bir süre sonra TCDD Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan anıt mezara nakledilerek vasiyeti yerine getirilmiştir.
Ankara yakınlarındaki tren istasyonuna da (Behiç Bey İstasyonu) onun adı verilmiştir.



Merhaba!

1 yorum:

  1. Değerlerimizi gereken değerden yoksun bırakan Devlette söz sahibi olan herkese bin lanet olsun.Başka söz gerkmiyor.
    Yazı için sonsuz teşekkürler.

    YanıtlaSil