12 Eylül 2021 Pazar

"B" GEZEGENİ

 



 ...Teknolojik gelişmeler hayatı "kolaylaştırıyor" belki ama ya hiçbir emek vermeden elimizde/soframızda bulduklarımız! Ya üretim süreçlerinden her gün biraz daha ve hızla uzaklaştığımız yiyip içtiklerimiz, giyip eskitmeden vazgeçtiklerimiz...
   (...)
   Sahi, yaşadığımız şu hayata dışarıdan bakmaya ne dersiniz? İşte Şiva'nın* dedikleri: "Kısa bir süredir Dünyadayız ama oyun oynayan çocuklar dışında mutlu birilerini görmedim. Yani sahip çıkmanız gerekenler o kocaman binalarınız, arabalarınız ya da etrafa savurup durduğunuz plastik eşyalarınız değil. Soluduğunuz hava, kokladığınız çiçek, içtiğiniz suya sahip çıkmanız gerekiyor..."
   Haydi subaşına/yeşilin sakinliğine varma vaktidir. Deniz kıyısında çakıl taşlarının üzerine uzanıp ya da bir dereciğin şırıltısına kulak verip ya da efil efil ses veren rüzgârın peşine düşüp Orhan Veli'yle elele gökyüzünü boyamanın vaktidir.
   (...) 
  Bir civcivin yumurtadan çıkışına, bir karpuz çekirdeğinin fideye dönüşüp o incecik dalında kocaman karpuzlar büyütüşüne, haziranda kiraz dalının yere doğru eğilinceye dek neler yaşadığına tanık olmaya varsanız, dünyamızı her gün daha çok tehdit eden plastik adaları/dağları için de kaygılısınız demektir. (Y. BEKİR YURDAKUL - Cumhuriyet Kitap)

   *Zaman Yolcusu Kreta - "Tüketme, Tükenme / GÜLŞAH ÖZDEMİR KORYÜREK 


***


   (...) Büyük şehirlerin gecekonduları beton bloklara döndükçe insanların yalnızlığı, bireysel yaşamları mutsuzluk nedenleri oluyor. Hayvanlar ve doğa daha çok değer kazanıyor. Birçok insan kedisi, köpeği ya da balkonunda yetiştirmeye çalıştığı çiçekleriyle sosyal medyada var olmaya, sosyalleşmeye çalışıyor ama bu gerçek bir yaşamın karşılığı değil.
   Son dönem yayınlanan kitaplardaki hüzün belirgin bir hal alıyor. Bu da yaşadığımız hayatların sonucu diye düşünüyorum. Hızla mutsuzluğa evrilen bir toplumun en çok ihtiyaç duyduğu şey belki de okuma aralarında atacağı kahkahalar ama öyle olmuyor, bazen bir parça ironi bile bizi mutlu etmeye yetiyor. Ama hüzün yaşamlarımızı ele geçirmiş. Gene de her şeye rağmen bizi bize anlatan öykülerin satır aralarında nefes alıyoruz. İçinde bulunduğumuz durumdan uzaklaşıyoruz ve okumalarımız geleceğe daha umutlu bakmamızı sağlıyor. (KADİR IŞIK - BİRGün Kitap) 


***


Ve her zaman olduğu gibi, her zor durumda, kitaplar bana yardımcı oldu.
Beni kurtarmadı ama "evet" yardımcı oldu.
Çünkü seni kendinden başka kimse kurtaramaz.  


ALBERTO MANGUEL


***


   (...) İnsanın doğaya yabancı, bencil bir canavar olduğuna inanmamızı istiyorlar. Anıları/hafızası olmayan ve imparatorluğun tebaası haline gelmiş olanlar her şeye inanır. Darwin, liberal ideolojinin aparatı haline gelmiş sözde bilim insanları kadar doğadaki rekabete körü körüne önem veren biri değildi. "Hayvanların birçoğu, birbirinin acılarını ve sıkıntılarını paylaşmaktadır. Bay Blyth, Hint kargalarının kör arkadaşlarını beslediğini görmüştür. Bir köpeğin, yakın arkadaşı olan ve sepetinde hasta yatan bir kediyi birkaç defa yalamadan sepetin yanından geçmediğini gözlerimle gördüm. Bu, bir köpekteki acıma duygusunun en güvenilir belirtisidir." Charles Darwin'e göre Hint kargaları, sosyal güvenlik sistemini çoktan icat etmiş gibi görünüyor. İçerisine düştüğümüz bu karanlık ideolojik odadan yine kendimize has icatlarla, en başta da edebiyatla ve şiirle çıkmak zorundayız. Kapitalizmin ve sömürücülerin hizmetine koşulan tüm o atların koşumlarını kesmek zorundayız. İnsanlık, dolu dizgin dört nala geleceğe koşacaksa eğer başka bir formül yok. (ÇAĞDAŞ GÖKBEL - soL Haber)


***


Su vurdukça kıyıların tarihi değişiyor
Bak dünya ne güzel oluyor
Toprakta tahakküm
Hayvanda eyer kalkınca

ELİF SOFYA


***










Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder