Bir adam Esenler Otogarı'nda otobüslerin arasında dolaşarak sığınmacılara sesleniyor: "Nuh'un gemisi kalkıyor. Kurtuluş için son gemi kalkıyor." O kurtuluş için kalkan son gemide sınırda ateş altında kalmak var. Gaz bombalarının arasından doğrulmaya çalışmak var. Soyup soğana çevrilip don gömlek Meriç Nehri'nin kıyısına bırakılmak var. Şişme botta karaya ulaşmana rağmen zorla denize gönderilip ölümün soğuk nefesine uzanmak var. Var oğlu var. Ford takviminin üç bininci yılından bir söz fırlıyor sanki: "Kurtuluş için son gemi... Nuh'un gemisi..."
Esenler Otogarı'ndan kalkıp insanlığı kurtaracak bir kurtuluş gemisi yok artık. Çünkü 'ben' ve 'öteki' sarmalından kurtulamamış bir dünyalı bakışının son nesliyiz. Önümüzdeki elli yılda açlık, savaş ve baskıcı rejimler yüzünden dünyanın üçte birinin yer değiştireceği bilgisi nedeniyle panik havasını derinden yaşayan 'büyük devlet'ler, 'sağduyu'yu yakalayamayacak belli ki. Yunanistan sınırından atılan kurşunlar tam da bunun göstergesi. Irkçılık yabancı düşmanlığıyla bütünleşince oluşan 'öteki' algısı nefretle harmanlanıyor. Burada da her zaman olduğu gibi kilit bir kelime çıkıyor karşımıza: 'Güvenlik'.
Fransız şair Nerval kırk yaşındayken bir sokak lambasına asmıştı kendini. Paris dondurucu bir soğuğu yaşıyordu o gün. Ölümüyle yoksulluğa başkaldırıda bulunmak istiyordu. Dahası 18'inci yy'da sokaklarda güvenliği sağlayan bir aydınlatma aracını kullanarak burjuvanın güvenlik algısına isyan ediyordu.
Distopyalar da 'güvenlik' algısını kullanarak insanı insan olmaktan çıkarır. Daha iyi bir insan nesli yaratmaya, devletin korunaklı alanını yaşatmaya, bunun için de vicdanı öngören manevi değerleri çöpe atmaya, düşünceyi, sanatı kısırlaştırmaya çabalarlar. Medya mı hak getire! Böylece geriye insan kalmaz.
Yine de Nerval'e kulak verelim biz: "Siyahın gezginiyim/Her gün daha derine/Yanar akşamla vebalı lambalar/Bezgin, sıkıntıyla bakar herkes birbirine."
Son gemi kalktı çoktan limandan. (EREN AYSAN - BirGün Gazetesi)
***
İki'yim: Yakalandım sokakta çırılçıplak
Ve giydirildim başkalarının sözleriyle.
Ah! Karanlığa giren görür beyazı ancak,
Hangisiyim? Biliyorum kimin gözleriyle?
Ne yapsak silinmiyor ruhtan geçmişin izi
Yaşamak kadar ölüm de çağırıyor bizi,
Geçiyorum sokağı fenerle konuşarak.
Hem yaşamın imidir hem ölümün her fener.
GERARD NERVAL
Çeviri: AHMET OKTAY
Fotoğraf: NADAR (Gaspard-Félix Tournachon)
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder