Dijitalleşme, her zaman eksik bırakılan gerçek insan ihtiyaçlarından (barınma, eğitim, sağlık, güvenlik ve şehir hakkı başta olmak üzere) kalan alanı dolduran ve ilerleme yanılsaması yaratan binbir çeşit ürünün alıcısını bulmasını sağlayan temel mekanizma olarak tasarlanmaktadır. İşte bu yüzden sağlıksız evlerde oturup, sağlıksız beslenen, sağlık güvencesinden ve çocuklarına gerçek bir eğitim sağlamaktan yoksun hanelerde bu kadar çok teknolojik çöpü büyük bir borç yığını ile yan yana bulabiliriz...
Sermaye düzeninde teknolojinin iki temel işlevi vardır: İlki üretimde emek oranını düşürerek işsizlik havuzunu beslemek ve böylece ücretlere baskı yapmak, ikincisi kazanılmış ücretin emekçinin kişisel yararı açısından akıl dışı, ancak uzun dönem kârlılıkta sermaye için en akılcı tüketimin sağlanması. (ZAFER ANAYURT - soL Haber)
şişli'de bir apartıman
yoksa eğer halin yaman
nikel-kübik mobilyalar
duvarda yağlıboyalar
iki tane otomobil
biri açık biri değil
aşçı, uşak, hizmetçiler
dolu mutfak, dolu kiler
hanım gider, sen gidersin
gündüzleri çaydan çaya
gece olur, davetlisin
ya dineye, ya baloya
hey
lüküs hayat, lüküs hayat
bak keyfine yan gel de yat
ne güzel şey
oh ne rahat
yoktur eşin lüküs hayat
Totem, ilkel toplumda kalmış değil. Emperyalist-kapitalist sistemin de bir totemi var: Ne kartaldır ne geyik, ne koyun, ne dağ keçisi! Bu sistemin totemi, "araba"dır. Hindistan'da yolların üzerinde salınıp gezen inekler garibimize gidiyor ama, yolları tıkayan otomobil sürülerinden aynı rahatsızlığı duymuyoruz. Bu sistemde kimse ona dokunamaz; "tabu"dur, çünkü imal edilen tüketim modelinin, kutsal piyasanın kralıdır.
Otomobil, yalnız, tüketim aşkının adı değildir; bu bir üretim hummasıdır. Şimdi kapitalizm, piyasa için üretim yapmıyor, ürettiği malın piyasasını imal ediyor. İşte Büyük Tanrı, tekelci sermaye, Olimpos Dağı'nın tepesinden ellerini uzatarak, otomobilin başına hâleler konduruyor. O anda Küçük Tanrı media; televizyonları, radyoları, gazeteleri, filmleri, duvar afişleri, romanları, hikâyeleri ve diğer araçlarıyla otomobil aşkını kutsuyor.
DOĞU PERİNÇEK
Şimdi anlaşılıyor mu, Turgut Özal'ın neden "otoyollar demokrasidir, demiryolu komünizmdir" dediği!
Çünkü demiryolları ve denizyolları aslında cumhuriyettir, otoyollar ise 'pazarın sömürgeleşmesi'!
ATTİLÂ İLHAN
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder