12 Şubat 2017 Pazar

AŞKA DAİR - 5




Azla avunmaya alıştık
Ne yapalım paramız yoksa
Şarabımız bitince yağmura çıkarız
Kim güzelleşmiyor öpüşünce.


AHMET OKTAY









Aşk hesapsız, kitapsız yaşanır.
 Âşık olan güzeldi çirkindi, dosttu düşmandı, zengindi fakirdi diye bakar mı?
 Bakmaz. 
Bakarsa zaten o aşk değildir.

DEMET ALTINYELEKLİOĞLU
(Gülüm)










Sen bir kamış kadar narinsin
Öyle ince ki parmakların
Okşasan kırılır
Öpülsen halsiz düşersin
Sen sabahlar kadar tazesin
Pembesin, beyazsın, yeşilsin
Tarlalarda bulutların gölgesi gibi
Güzelsin.

Söğüt ağaçlarının altında
Akan mavi dereler vardır
Akşam rüzgârlarıyla güneş savrulur
Sen de öylesin
Kiraz ağaçları ağzında meyve verir
Karpuz kessem içini görürüm
Hiçbir çiçeğe benzemeyen kokular duysam
Özleminden ölürüm.


CAHİT KÜLEBİ




   9 Ocak 1917 yılında doğan Cahit Külebi önce liselerde yazın öğretmenliği yaptı. Antalya Lisesi'nde öğrencisi Sami Karaören ile sonradan arkadaş da olmuştur. Cumhuriyet Gazetesi'nde 32 yıl yazı işleri müdürlüğü yapan Sami Karaören ile Cahit Külebi bu dönemde öğretmen - öğrenci ilişkisini çok aşan sıcak bir dostluk kurdular.
   Külebi yıllarca Türk Dil Kurumu (TDK) Genel Yazmanlığı görevinde bulundu. Sami Karaören de TDK yönetim kurulu üyesidir. Külebi - Karaören dostluğu bu aşamada iyice güçlenir. Külebi, kendisi gibi öğretmen olan Süheyla Hanım'la evli... Ankara'da TDK toplantılarının birisinde Külebi, Karaören'e, "Süheyla ile biraz tartıştım, eve birlikte gidelim" der. Kapıdan girildiğinde Süheyla Hanım koltuğunda arkası kapıya dönük oturmaktadır. Külebi seslenir: "Süheyla, bak sana kimi getirdim." Süheyla Hanımdan hiç ses yok. "Süheyla, bak sana kimi getirdim." Yine ses yok. Bu kez, "Süheyla, bak sana Sami'yi getirdim" deyince, bu kez kararlı ve sevecen bir yanıt gelir: "Sami kalsın, sen git!" (EROL ERTUĞRUL - Aydınlık Gazetesi)








Aşkın ipliği ile dikilen dikiş,
 mahşere kadar sökülmez imiş.

ÂŞIK SEYRANİ










Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder