26 Ocak 2014 Pazar
UMUT DEDİĞİMİZ
Jorge Luis Borges; Arjantinli öykü ve deneme yazarı.1955 yılında hayalindeki meslek olan Arjantin Ulusal Kütüphanesi Müdürlüğü'ne getirildi. Ailesinden gelen hastalık nedeniyle görme bozukluğu çeken Borges, bu dönemde görme yetisini tamamen kaybetti. " Bana aynı anda hem 800.000 kitabı hem de karanlığı veren Tanrı'nın muhteşem ironisi" diyerek bu gerçeği kabullenmiştir.(Umberto Eco unutulmaz romanı Gülün Adı'nda yer alan ana karakterlerden kör kütüphaneciyi Borges'ten esinlenerek oluşturmuştur.)
Borges'in Yolları Çatallanan Bahçe adlı kitabında Jaromir Hladik adlı bir oyun yazarının öyküsü vardır. Hladik, asıl büyük yapıtını hiç bir zaman verememiş olmanın ezikliği, bu durumun düş kırıklığı içindedir. Dönem, 2. Dünya Savaşı yıllarıdır ve Yahudi asıllı olmakla suçlanan yazar birçoklarıyla birlikte tutuklanarak hücreye atılır. Artık o büyük yapıtını verebilme olasılığı hiç mi hiç kalmamıştır. Ama ümidini yitirmez, hapishanedeki hücresinde ilk iki perdeyi yazar bitirir fakat büyük yapıtının son perdesini henüz yazamamıştır, yazık ki vakit kalmaz ve kurşuna dizilmek üzere avluya çıkarıldığında üzüntü içindedir, bu yaşamda bir esimi bile kalmamış diğer 'düş kahramanları' ile yan yana dizildiğinde elini çabuk tutar ve kurşun göğsünü delerken gözlerinden bir damla yaş süzülür ve taş döşemeye düştüğünde, Hladik'in yüzünde bir gülücük belirir. Çünkü, son perdeyi zihninde yazmış, büyük yapıtını bitirmeyi başarmıştır.
Umudu olmayanlar, bu yaşamdan bir şey istemeye hakkı olmayanlardır!
Umut, cesur olanların işidir. Korkaklar umut bile edemezler!
Deniz Kavukçuoğlu'nun sözüdür:
İnsan var oldukça sonunda iyi kötüyü, doğru yanlışı, güzel çirkini yenecektir. Umut dediğimiz şey de bu değil midir?
Deniz Kavukçuoğlu
Merhaba!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder