Desen: METİN ALTIOK
"Bende sönen şavkıması sürsün diye yaşamın
Bu kuşları senin için gözlerimde sakladım"
"Nar çiçeğim, burada yaşamımı ayakta tutan iki temel direk var. Önce sen, sonra şiir. Seni çok seviyorum bunu bil. Aramız derya-deniz de olsa, sıra dağlar da, en ufak bir sıkıntıda aşar gelirim. Hep babanın var olduğunu bilerek yaşa. Bingöl dağlarının tepesinde oraya nereden geldiği bilinmeyen bir pars iskeleti de olsa... Canım!"
(4. 9. 1980, Bingöl - Metin Altıok'tan Zeynep'e Mektuplar)
Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü'nü aldığı 1980'de Nebahat Çetin ile evlenir. Ne var ki, Çetin'in eş durumundan olan tayini epey gecikir. Gene zordur Altıok'un hayatı. Çünkü, sevdiklerinden, kızından, dostlarından ayrı düşer. Bir de 80'li yılların Bingöl'ü var. Öyle ha deyince gidilecek bir yer değil. Hele kışın kar yolları kapadığında. Sınıfının penceresinden Çapakçur Deresi'nin etrafındaki kavak ağaçlarını seyredalar sık sık Altıok:
"Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar...
Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.
Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukta tamamlar.
Omzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar.
Ah kavaklar, kavaklar...
Acı düştü peşime, ardımdan ıslık çalar."
Ankara ve orada bıraktıkları, koca bir özlem olarak yanıbaşındadır. Bingöl'de geçirdiği yıllarda onu en çok etkileyen şey, kızına olan dinmeyen özlemidir. Sürekli ona mektup yazan ve onu herkese anlatan Metin Altıok için bu katlanılması en zor durumdur:
Kızım/lar
her şeyin üstünde sulusepken bir kar;
bir aşkı delik deşik ediyordu/lar.
bense inatla susuyordum
ve kızımı seviyordum ekmek kadar.
(MELTEM KOFOĞLU - aksisanat)
Özlemle!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder