12 Haziran 2022 Pazar

İNSAN YÜREĞİNİN DERİNLİĞİ

 

  "Türbeden çıkarken çok ince bir duyarlılıkla yapılmış ahşap oyma kapıya da uzun uzun bakmıştım. Mutiğim tam bana doğru bir şey söyleyecekken, kapının oyması içine gizlenmiş ve okuya okuya iyice bellediğim bir yazıyı bir çırpıda söyleyivermiştim:

  - Türbenin kapısını 'Tebrizli Ali bin Hacı Ahmed' yapmış Ustam. Herhalde o da Acem bir ustaydı değil mi?

 O vakur koca adamın kendini tutamadan bana bakıp keyifle gülmesini, enseme hafif bir şaplak vurarak, 'Aferin çömez!' deyişini hâlâ hatırlıyorum. İnan olsun Sai, hayatımda bu aferinin yeri, ustalık yıllarımda yaptığım eserlere karşılık olarak cihan padişahlarından alacağım övgülerden daha küçük olmadı. Yaşamın gerçek besini yaşadığın bu tür şeyler. Yediğin içtiğin, giydiğin çıkardığın, malın mülkün unutuluyor. Sevdiğinle, sevildiğinin toplamı kadar yaşıyorsun aslında."

  Nakkaş Sai de dostunun bu sözleriyle gülüşüne içtenlikle katıldı.

  "Doğru dersin, Koca Sinan. Hiç eğri dediğini de görmedim ya zaten..."

  (MEHMET CORAL - Işıkla Yazılsın Sonsuza Adım / Mimar Sinan'ın Romanı - Doğan Kitap) 


***


  Bir gün meraklı bir turistin, elindeki kitabı gösterip bunu okudun mu diye sorması acı acı güldürmüştü Mustafa'yı. "Kitap kim biz kim bey, anca ekmeğimizi çıkarıyoruz işte" diye cevap verdi, kitaba acayip bir nesne gibi bakarak. Ama turist ısrar etti: 

  "Bu kitap da senin gibi bir balıkçıyı anlatıyor. Amerikalı bir yazarın romanı. Buralarda kılıç var mı, avlar mısınız?"

  "Tabii" dedi Mustafa, "denizden ne çıkarsa, Allah ne kısmet ederse, nasip."

  "Bak" dedi turist, "buradaki balıkçı senin gibi genç değil, yaşlı bir adam. Bir gün çok ama çok büyük bir kılıç balığı zokayı yutuyor, başlıyor kayığı çekmeye. Anla, o kadar büyük yani, günlerce gecelerce sürüklüyor, ihtiyar adamın elleri yara bere içinde kalıyor. Aç biilaç dayanıyor. En sonunda balık yoruluyor, adam koca balığı zıpkınla öldürüyor, kayığa alamayacağı için yanına bağlıyor iple, sonra dönüşe geçiyor ama dönerken ne oluyor dersin?" 

  Mustafa ters ters, "Bu adam iyi bir balıkçı değilmiş" diye söylendi, "Sevmedim onu."

 Turist şaşırdı ama "Dinle" dedi, "esas heyecanlı yerine geldik, dönüşte köpek balıkları çıkıyor, başlıyorlar o koca balığı yemeye..."

  Mustafa "Bırak bey bırak" diye araya girdi. "Adamı sevmedim işte, bana uymaz, iyi bir balıkçı değilmiş."

 Sonunda Mustafa'nın inadını kıramayan turist, o balıkçıyı niye sevmediğini sormayı akıl edebildi. Mustafa dedi ki "Madem o kılıç o kadar harika bir balıkmış, madem günler geceler boyu can teslim etmemek için savaşmış, o balıkçı da oltayı kesiverip, hadi aslanım yaşamayı hak ettin, helal olsun sana bu denizler demeliydi. Bazen koca bir balık yakalarsın beyim, tam sandala çekerken göz göze gelirsin mübarek hayvanla, sana öyle acıklı bakar ki kıyamazsın, denize salarsın gerisin geriye."

  (ZÜLFÜ LİVANELİ - Balıkçı ve Oğlu / İnkılâp Kitabevi)


***


"Bildiğim tek sıcak iklim, insan yüreğinin derinliğidir!"

(VOLKAN HACIOĞLU)




Merhaba!   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder