28 Mart 2021 Pazar

ÇOCUKLARIMIZ GELECEĞİMİZDİR

 


   1954 yılının 16 Nisan'ında Budapeşte'de, Tuna Nehri'ndeki Margit adasında kalan Nâzım'ı ziyarete, okullarının seçmiş olduğu birkaç öğrenci gelir. Öğrenciler oradan ayrılırken Moskova'daki çocuklara iletmesi için Nâzım'a mektuplar bırakırlar.

   Bu ziyaret sırasında çocuk dostlarıyla dertleşen Nâzım'ın "Bazı şehirler mutludur. İçinde mutlu çocuklar yaşadığı için. Budapeşte de böyle mutlu bir şehir... Çünkü içinde sizin gibi mutlu çocuklar yaşıyor. Fakat bazı şehirler de hüzünlüdür. Orada hüzünlü çocuklar yaşarlar. Benim şehrim, İstanbul öyle bir şehir." ifadeleri üzerine küçüklerden biri bir soru yöneltir. Nâzım da gelecekte mutlu bir şehir olacağını düşündüğü İstanbul'daki göremediği üç yaşındaki oğlu Mehmet'ten bahseder. Hatta çocuk dostlarından Julika, oğlu Mehmet'e göndermesi için şaire bir mektup verir.

  Çocukların mektupları daha sonra Nâzım'ın "Postacı" şiirinin dizelerine yansır. (BERFİN ŞENGİL - BirGün Gazetesi)


Çocukken postacı olmak isterdim,

şairlik filân yoluyla değil ama

basbaya, sahici postacı.

(...)

Çocukken postacı olmak isterdim. 

Muradıma, Macaristan'da erdim, ellisinde.

Çantamda bahar.

Çantamda Tuna'nın pırıltısıyla,

  kuş cıvıltısıyla,

taze çimen kokusuyla dolu mektuplar,

Moskova'ya Budapeşte'den,

çocukların çocuklara mektupları.

Çantamda cennet...

Bir zarfın üzeri:

"Memet,

Nâzım Hikmet'in oğlu,

Türkiye"

diye yazılı.

Moskova'da mektupları birer birer

kendim dağıtırım adreslerine.

Yalnız Memed'in mektubunu götüremem yerine,

hattâ yollayamam.

Nâzım'ın oğlu,

haramiler kesmiş yolu,

mektubumu vermezler.

(Mayıs 1954)


***


"Altı yaşındaki bir çocuğa açıklayamıyorsanız, kendiniz anlamazsınız."

ALBERT EİNSTEİN


***


   Çocukların dünyayı öğrenme ve ilgi duydukları şeyleri bilme merakını kaybetmemeleri için, farklı yollar olabilir. Ama bu yolların en önemlilerinden biri, aile üyelerinin de, öğretmenlerin de, çocukların sorularını geri çevirmemeleri ve çocuğun soru sorduğu konuyla ilgili merakını kendisinin gidermesinde ona yardımcı olmaları, yani sorularına doğrudan cevap vermeden, sorunun cevabını kendilerinin bulmasını sağlamalarıdır. (Prof. Dr. İOANNA KUÇURADİ - Söyleşi: ELİF ŞAHİN HAMİDİ - Bilmekvaktidir.com)


***




   "Çocuk beyni, çocuk zekâsı ancak tiyatro havasında, alabildiğince sınırsız ve engelsiz uçar. Ben o kanıdayım ki her mahallede bir çocuk tiyatrosu, her ilde bir gençlik tiyatrosu kurulmadıkça, siz isterseniz bin bir kalkınma planı yapın, o planları uygulayacak aydın genç bulamazsınız! Bizim kafa düzeyimiz de bir santim yükselmez! Çocuk dediğim zaman, ben, onda yarının gençliğini görüyorum. Hani şu Atatürk'ün emanetini onlardan başka bırakacak kimselere güvenemediği has gençliği... İşte onun için dönüp dolaşıp Çocuk Tiyatrosu üstünde direniyorum." (MUHSİN ERTUĞRUL - Gerçeklerin Düşleri: Tiyatro Düşünceleri)



Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder