"Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yâr sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum. Daha doğrusu, ben şöyle inanıyorum: Kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun, zamanı gelince uyandırılması gerekir." (MUSTAFA GÜZELGÖZ - "Eşekli Kütüphaneci")
***
Eşekli Kütüphaneci'nin o gün söylediklerini hiç unutmadı. Navaronun Topları adlı kitabı geri verirken de;
Ben bu kitabı okudum ama beğenmedim Mustafa Emmi, daha iyisi yok mu? diye sordu.
Gidip eşeğin sırtındaki sandıktan başka bir kitap alıp Kamil'e uzattı kütüphaneci.
Bak yiğenim dedi, bunu Fakir Baykurt diye bir öğretmen yazmış. O da bizim gibi köylü amma bir güzel yazmış ki, yeni basıldı. Sen bunu bir oku bakalım. Bana kalırsa bunu beğenirsin.
Kamil, peki emmi deyip aldı kitabı.
Yılanların Öcü idi kitabın adı. Okudu ve gerçekten sevdi. Daha sonra, Eşekli Kütüphaneci yaz tatili boyunca her gelişinde Kamil için, Bizim Köy gibi, İnce Memet gibi köy edebiyatından kitaplar getirdi. Köyü, köylüyü anlatan bu kitaplarda kendi yaşamı ile ilgili benzerlikler buluyor, severek, duygulanarak okuyordu. Yaz boyunca, tarla, bahçe işleri yanında, kitap okumanın zevkine de varmış, on beş günde bir köylerine gelen Eşekli Kütüphaneci'nin yolunu gözler olmuş, Kütüphaneci'nin yaptığı aşı tutmuş, Kamil de bir kitap kurdu olup çıkmıştı.
Yıllar sonra, dostları ile söyleşirken, Eşekli Kütüphaneci'yi ve aralarında geçen bu konuşmayı anlattıktan sonra, şu ilginç durumu da eklemişti:
Sen şu işe bak, Mustafa Emmi bana Fakir Baykurt'un ilk yazdığı roman olan Yılanların Öcü'nü verirken, nerden bilecekti ki , yine aynı Fakir Baykurt son olarak yazdığı Eşekli Kütüphaneci adlı kitabında onun hayatını anlatacak! (HALİT ULTAV - Mumusun)
***
Sıcak bir yaz günü, peribacaları diyarına Yunanistan'ın Larisa şehrinden Dimitrios Katsikas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemiştir. Tesadüfler karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden "Baba" lakaplı Aziz Güzelgöz'ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz'in evine konuk olunca, bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir adamla tanışır. Aziz'in babası Mustafa Güzelgöz'dür bu kişi; namı diğer Eşekli Kütüphaneci.
Ürgüp'teki kitaplığı yönetirken otuzdan fazla köyün halkına eşekle kitap taşıdığı için takılmıştır bu ad ona. Herkes, özellikle de kadınlar, kitap okusun diye yıllarca çırpınmıştır Mustafa Güzelgöz.
(Eşekli Kütüphaneci kitabının arka sayfa yazısından)
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder