29 Kasım 2020 Pazar

JAMES BALDWIN: "ARAP JIMMY"

 



ENGİN CEZZAR & GÜLRİZ SURURİ & JAMES BALDWIN


  Sürekli savaş halinde olmaktan yorgun düşer insan; ölen, yaralanan, savrulan yine kendisidir. Ara sıra durup dinlenmelidir ki güç toplayabilsin. 60'lar Baldwin için kolay geçmedi. Amerika'daki siyahi özgürlük hareketine yaklaşımları her ne kadar birbirinden farklı olsa da Martin Luther King, Medgar Evans ve Malcom X gibi mücadelenin sembol isimlerinin arka arkaya hayatını kaybetmesi Baldwin'in hassas ruhunu iyice hırpalamıştı. Kimliğine karşı yapılan saldırılardan nefes alamaz hale geldiği dönemlerde İstanbul'a geldi Baldwin.
   Baldwin'in yarım kalan eseri "Remember This House" tan uyarlanan "I Am Not Your Negro" belgeselinde de sıklıkla belirttiği gibi, ırkçılık öğrenilen bir şeydi ve 60'lı yılların Türkiye'sinde yaşayan insanların büyük çoğunluğu için ne Amerika'daki sivil hareket ne de renge dayalı ırkçılık pek bir anlam ifade ediyordu. Belki de bu yüzden burası Baldwin için güvenli bir limandı. Baldwin, Actors Studio'da beraber çalıştığı yakın arkadaşı Engin Cezzar ve eşi Gülriz Sururi sayesinde İstanbul'un entelektüel kalabalığının merkezinde kendine konforlu bir alan yarattı. En bilinen romanlarından biri olan 'Bir Başka Ülkede' dahil, birden çok eserini İstanbul'da kaleme aldı. Baldwin kendini yalnız hissettiği zamanlarda Engin Cezzar'ın 'kan kardeşi', Yaşar Kemal'in 'Arap Jimmy' si oldu. (gq.com.tr) 






   "İstanbul onun için güvenli bir limandı. Açlığını çektiği huzurlu bir yazın atmosferi sağladı. Another Country kitabını düşünün. 10 yıl boyunca kitap müsvedde olarak durmuştu. Kafasını bir türlü toplayamadığından bahsediyordu mektuplarında kitapla ilgili olarak. Ama Türkiye'ye ulaşmasından birkaç ay sonra kitabı bitirebildi. Çünkü yeni bir ortamdaydı, insanlar onu seviyorlardı ve yardım ediyorlardı. Burası bir yazar olarak güçlerini yeniden keşfettiği bir sığınak oldu onun için. Evet Türkiye onun için bir sürgündü ama her şeyden çok yazarlık anlamında çok üretken bir duraktı. Aynı zamanda buradaki kültürden de çok beslendi. 
   İstanbul'da hemcinsler arasındaki ilişkiler çok farklıydı. Erkekler el ele dolaşıyordu ki bu o dönemki 'Mesafeni koru' diyen Amerikan homofobik kültürü için görülmemiş bir şeydi. Kültürel olarak bu kadar farklı bir yerde olması, benim görüşüme göre onu özgürleştirdi." (MAGDALENA J. ZABOROWSKA - James Baldwin: Türkiye'de 10 Yıl)


***


"Gemi limanda güvendedir ama gemiler limanda beklemeleri için yapılmaz."

PAULO COELHO
(Hac)


***



YAŞAR KEMAL & JAMES BALDWIN
(Fotoğraf: ARA GÜLER)


   Biyografisini kaleme alan James Campbell'ın tarifiyle "son derece çekici, müthiş arkadaş canlısı, alabildiğine dışa dönük, olabildiğince içine kapanık, karamsar, müthiş eli açık, kendini beğenen, kendine acıyan, çoğunlukla komik, arada bir de öfkeli, hep iyi niyetli, verdiği sözden caymaktan pek çekinmeyen ve bütün bu özellikleri öğle yemeği ile akşam yemeği arasında, akşam yemeğiyle sabaha karşı 4'teki son viski arasında ortaya koyabilen" James Baldwin, İstanbul'a ilk kez 1961'de, Gülriz Sururi ve Engin Cezzar'ın evliliklerini kutlamak için geldi. Cezzar onun 'kan kardeşi'ydi. 1957 yılında New York'ta, Baldwin'in 'Giovanni'nin Odası' romanını tiyatroya uyarlamak için Actors Studio ile çalıştığı sırada tanıştılar.  
   James Baldwin ülkesindeki ırkçı rüzgârdan nasibini almış, itilip kakılmış ve beyazlara güvenini kaybetmişti. Cezzar ona "Arkadaş nedir bilmiyor olabilirsin ama kardeş nedir biliyorsun" dedi, kan kardeşi oldular. Aralarındaki mesafeye rağmen 1987'ye dek sürecek dostluk böyle başladı. 
   1961 yılında İstanbul'a geldiğinde Sururi ve Cezzar'ın çevresi tarafından sarılıp sarmalandı. Edindiği dostlardan biri Yaşar Kemal'di. James Campbell'ın 2007 Haziran'ında Times gazetesinin edebiyat ekinde yayımlanan yazısından öğrendiğimize göre Yaşar Kemal ona "Arap" diye hitap ediyordu. "Benim açımdan Baldwin siyah değildi" diye anlatmıştı Campbell'a, "Türkiye'de o anlamda siyahi bulunmaz. Bizde öyle bir sınıflandırma yoktur. Yalnızca esmerler ve daha esmerler vardır."
   İstanbul, o dönemde ırkçılığın yükseldiği ABD'de baskı altında yaşayan Baldwin için bir sığınak olmuştu. Yaşar Kemal'e "Türkiye'de kendimi özgür hissediyorum" diyordu. Kemal'in cevabı haksız mıydı sanki? "Jimmy, Amerikalı olduğun için öyle hissediyorsun". (hurriyet.com.tr)






Merhaba!     
    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder