DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ
"Bana çiçek getirin,
dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin!"
(Köy öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri.)
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçekleri getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin getirin... ve sonra öleceğim.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları...
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
..........
..........
CEYHUN ATUF KANSU
Ceyhun Ağabey ile Christian Dior... Sanmam ki Ceyhun Ağabey'i şu Ankara'da tanımayan biri olsun. İstanbul'da da öyle. Biliyorsunuz, Ceyhun Ağabey, biz sanatçıların cumhurbaşkanı adayıdır. Christian Dior'a gelince, onun adını duymayan mı kaldı? İşte iki adıbelli kişi. Ceyhun Ağabey şiirleriyle, yazılarıyla ün yaptı. Ülkücülüğüyle de aramızda efsane değerleri kazandı. Hekimdir kendisi aynı zamanda. Bundan yirmi yıl kadar önce Muzaffer Erdost'tan duymuştum: Ceyhun Ağabey yedeksubay okulundayken Altındağ'da bir oda tutmuş, tatil günlerinde arkadaşları gezip eğlenirken o, bakımevi haline getirdiği o odada yoksul kişilerin sağlık sorunlarıyla ilgileniyormuş, karşılığında bir bedel almadan hastalara bakıyormuş. Bunu öğrendikten sonra Ceyhun Ağabey'in şiirine başka türlü bakmaya başladığımı anımsıyorum. Christian Dior ise, bir yerde okumuştum, şöyle ad yapmış; yetenekli bir makastarmış; bir gün Tergal fabrikalarının patronu (aynı zamanda Fransa'nın en çok satan gazetelerinden birinin, L'Aurore'un patronu) olan Bay Pierre Boussac onu çağırtmış, kendisini en büyük reklam olanaklarıyla dünyanın birinciye gelen terzisi yapacağını, bunun için hiçbir özveriden kaçınmayacağını söylemiş, bütün bunlara karşılık, büyük terzi olduktan sonra kendisinden tek bir isteği olabileceğini belirtmiş. L'Aurore gazetesi ve bağlı organları hemen yoğun bir reklam kampanyasına girişmiş. Christian Dior gerçekten dünyanın en ünlü terzilerinden biri olmuş. Sonra da koruyucusunun o tek isteğini yerine getirmiş: uzun etek modasını açmış. Böylece Tergal fabrikaları iki kat kumaş çıkarmaya başlamış... (CEMAL SÜREYA - Şapkam Dolu Çiçekle)
Octavio Paz'ın bir sözü var, "Gökyüzünde bir yıldız kaysa, parıltısı bir anda tüm dikkati çeker, ama ömrü birkaç saniyedir; bir de ufak ışıltılı da olsa, yıldızlar var, milyonlarca yıldır ışıldayan ve ışıldayacak olan" diye. Diyeceğim şu: Zaman zaman sistem körüğüyle pompalanan "akım"lar, "yıldız kayması" misali gelip geçicidir. İyi olan kalır. Hayatın terazisi şaşmaz. Karacaoğlan televizyonlara mı çıkmış ki, saraylarda mı beslenmiş ki? Ama şiirleri göğün sönümsüz yıldızları gibi gönüllerde ölümsüzlüğe kazılı. Onun döneminin "saray yalakalarını" kim anımsar? (NİHAT BEHRAM - Söyleşi: CANSU FIRINCI, soL Haber)
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder