Ekmek paramı çıkarmak için cezaevinde berberlik yapıyordum. Bir gün otururken, Nâzım Hikmet içeri girdi. Orada bulunanların hepsi ayağa kalktı. Ben de aynanın önünde oturuyordum. Benim yanıma gelip, "Merhaba İbrahim, senin resmini yapmak istiyorum" dedi. Ben istemedim, "Ben de ressamım, kendi resmimi aynaya bakarak yapabilirim" dedim. O zaman "Sen benim resmimi yap" dedi. Daha resmini bitirmeden kağıdı elimden çekip aldı ve diğer resimlerimi de görmek istedi. Sonrasında resim çalışmalarını birlikte hızlandırdık. O benim ustamdı. Bana boyalar, fırçalar verdi. Çok destekledi. O yıllarda kendisini ziyarete gelen önemli kişilere, resimlerimi gösterip, beni tanıtıyordu. Hatta Kemal Tahir'e yazdığı mektupta "Ben burada, içeride bir ressam Yunus Emre keşfettim. Köylü, köy mektebinde okumuş. Yaptığı resimleri görünce, milletimle bir kere daha övündüm" diyordu. Ayrıca bana sosyoloji, ekonomi politika ve felsefe konularında da bilgiler verdi, kültürle donattı. Gerçekten büyük adamdı. Adeta bir güneşti. Beni ışığıyla aydınlattı. Onun gibi insanlar kolay kolay gelmez.
İBRAHİM BALABAN
Köprüden emanetçi Nuri Efendiye verip
bir servi sandık yollasa bana memleketim İstanbul
bir gelin sandığı
Çınnn diye çıngırağını çınlatıp kapağını açsam
iki top şile bezi
iki çift bürümcük gömlek
kılaptan işlemeli mermerşahi mendiller
Edirne sabunları
tülbent torbalarda lavanta çiçeği
ve sen çıksan içinden
Vay anam vay ne kadar güzelsin
Gülüşünde İstanbul'un abu havası
İstanbul'un lezzeti bakışında
A benim sultanım efendim, izin versen
ve cüret edebilse Nâzım Hikmet kulun
koklayıp öpmüş gibi olacak yanağını İstanbul'un
NÂZIM HİKMET
"Ben büyük değilim. Halkımın sıradan ve gariban bir ozanıyım. Buna inanıyorum ve onur duyuyorum. Bazı adamlar "Son elli yılın en iyi kitabını ben yazdım" diyorlar. O, kendi iddiası muhteremin. Nâzım Hikmet'in memleketinde böyle laflar edilir mi?"
AHMED ARİF
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder