PEN Yazarlar Derneği'nin Dünya Şiir Günü bağlamındaki PEN Şiir Ödülü'ne bu yıl mimar ve şair Cengiz Bektaş değer görüldü. Ödül töreni 24 Mart'ta saat 17.00'de Maya - Cüneyt Türel Sahnesi'nde yapılacak. PEN açıklaması ise şöyle: "Cengiz Bektaş'ı; biçimlendirdiği yapılara kattığı aydınlık gibi şiire de güler yüzlü bir hava katan, şiirinde Akdeniz'den Ege'ye Türkiye'yi ağırlayan, emek yanlısı, insancıl yaklaşımıyla, Türkçe tutkusuyla ve yazarların örgütlü yaşamasının önemini mücadelesiyle vurgulayan örnek bir aydınımız olarak kutluyoruz. Bu ödül daha nice şiirler dileği ve saygımızla bir şükran ifadesidir."
Her yıl 21 Mart Dünya Şiir Günü Bildirisi'ni Türkiye'de PEN Şiir Ödülü'nü kazanan şair hazırlıyor:
24 Mart 2018, EGEMEN BERKÖZ:
"PEN'in seçicileri ödül gerekçesi '2018 PEN Şiir Ödülü'nü değerli mimar ve şair Cengiz Bektaş'a sunuyoruz' diyerek başlıyor. Ben bugüne dek hiçbir ödül gerekçesinde ödül verilen şairin öteki işinden, uğraşından söz edildiğini anımsamıyorum.
Örneğin, Dağlarca'ya ödül verirken 'emekli yüzbaşı ve şair', Cansever'e ödül verirken 'antikacı ve şair', ya da Cemal Süreya'ya 'maliye müfettişi ve şair' diye seslenmek kimsenin aklına gelmemiştir sanırım. Çünkü Cengiz Bektaş'ın kimliğinde mimarlık ve şairlik ayrılmaz bir bütündür. Şairliği mimarlığını, mimarlığı şairliğini besler. Şimdi bu konuyu biraz daha açmak, Cengiz Bektaş'ın şiirinin altyapısını irdelemek istiyorum.
Her şeyden önce, Cengiz Bektaş Anadolu'nun binlerce yıllık geçmişinden gelen bir ozan, bir aydındır. Yaşamöyküsüne bakarsanız Berlin Üniversitesi'nde mimarlık okumuş bir yüksek mimardır Cengiz Bektaş. Ama bir halk mimarıdır aynı zamanda. Bu toprakların binlerce yıllık mimarlık geleneğini iyi bilir. Bir Köy Enstitülüdür. Köy Enstitüsü'nde okumamış olsa da. Bir Mavi Yolcu'dur. Halikarnas Balıkçılarıyla, Sabahattin Eyüboğlularla, Azra Erhatlarla... Mavi Yolculuklarla bilene bilene gelmiştir.
Anadolu'nun on bin yılı aşan uygarlık geçmişine, bu topraklara gelip yerleşmiş, bir arada yoğrulmuş halklardan bugüne uazanan yolun yolcusudur. Efesosluların, Miletosluların, Afrodisiaslıların kentlisi; Thaleslerin, Herakleitosların, Homerosların yoldaşıdır.
Cengiz Bektaş, Homeros'tan Âşık Veysel'e uzanan şiir yolunun bir yolcusudur.
Homeros'un İlyada'yı yazdığı ölçüyle, Heksametron'la düzülmüş Ege türküleriyle büyümüştür. İyi bilir bu türküleri, güzel de çığırır.
Ben bunları nereden mi biliyorum? Nasıl bilmem?
Bergama'yı, Afrodisias'ı, Selimiye'yi, Edirne Darüşşifasını, Kozak Yaylası'nı... Onunla gezdim, ondan dinledim; binlerce yıllık taşlara nasıl sevgiyle dokunduğunu gördüm. İmeceli toplantılara katıldık birlikte, şiirler okunan, türküler söylenen, dostluklar tazelenen.
Ve öyle bir ev tasarısını biliyorum ki bana göre bir başyapıt. Çünkü şiir kurar gibi kurduğunu gördüm bir yapıyı da o tasarıda.
PEN Yönetim Kurulu'nda, daha sonra onun başkanlığında TYS Yönetim Kurulu'nda birlikte çalıştık yıllarca.
Onun için imzamı atıyorum PEN'in ödül gerekçesinin altına. Doğrudur. Dili yalın, Türkçe sevgisi taşan, emekten yana, ağaçtan-çiçekten-börtüböcekten yana, insandan yana bir şiirdir Cengiz Bektaş'ın şiiri. Özü sevgidir. (Cumhuriyet Gazetesi)
- Azra Erhat için -
Sığamadım gözümün yettiğine
Yerdeli gökdeli estim estim
Derelerden anacığım
Derelerden taştım
Dardım gürdüm koyaklarda köpük köpük
Düze geldim anacığım
Sevgini sevgini buldum yundum
CENGİZ BEKTAŞ
(MUSTAFA KÖZ - Cumhuriyet Gazetesi)
Konuşmalarımızda çoğunlukla üzerinde durduğu konulardan biri de "şiir ve hayat ilişkisi"ydi. Gündelik hayatı şirinin derdi kılmayanın şiiri olmayacağını, olsa da kalmayacağına inandı. Gündelik hayat dediği, şairin içine doğduğu hayatın şiirinde "hayat bulması" , şiirinin hayata, hayatının da şiire benzemesiydi. Bu yüzden İlhan Berk, "Her adam şiirlerine benzemez ama sen benziyorsun" demişti Enver için. Enver'in de
'kalp kırmak istemem ama
her şiir sahibine benzer
kimi daha yazılırken
teslim eder ruhunu
kimi ölü bile
geçirilemez ele' demesi bundandı...
ENVER ERCAN
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder